Selçuk yeni evlenmişti. Henüz evlerinin duvarları bile alışmamıştı yeni seslere… Bir sabah kapı çaldı. Eşi kapıyı açtı; gelen Selçuk’un babasıydı. Gülümseyerek içeri davet etti onu. Adam ağır adımlarla içeri girdi ve evin baş köşesine oturdu.
Selçuk salona girdiğinde karşısında babasını görünce şaşırdı. Hem sevinç hem de merak dolu bir ifadeyle,
— Hoş geldin baba, dedi.
— Hoş bulduk oğlum, dedi babası ve ardından ekledi:
— Oturmadan bana bir beyaz kâğıt ve bir silgi getir.
Selçuk hafifçe kaşlarını çattı:
— Kâğıt ve silgi mi? Ne yapacaksın ki?
Babası göz kırparak,
— Getir, anlatacağım, dedi.
Ne olduğunu pek anlamasa da önce eşine, sonra babasına baktı. Ardından hızlı adımlarla odadan çıkıp istediklerini getirmeye koyuldu. Kısa süreli bir sessizlik yaşandı evde. Bu sessizliği, Selçuk’un,
— Getirdim, demesi bozdu.
— Gel otur yanıma, dedi babası.
Selçuk onaylarcasına başını sallayıp yanına oturdu. Elinde bir beyaz kâğıt, diğer elinde silgi… Merakla babasına baktı.
— Yaz bakalım, dedi babası.
— Ne yazayım?
— Aklına ne gelirse…
Selçuk birkaç kelime karaladı. Sonra başını kaldırdı.
— Sil şimdi onu, dedi babası.
Selçuk, biraz garipse de sildi yazdıklarını.
— Şimdi tekrar yaz bir şeyler.
— Baba, ne yapıyoruz biz? Ne anlamı var bunun?
Babası biraz ciddileşti,
— Dediğimi yap, yaz.
Selçuk tekrar bir şeyler yazdı.
— Şimdi sil, dedi babası tekrar.
Artık sabrı taşmak üzereydi:
— Baba Allah aşkına! Ne yapıyoruz biz? Ne anlatmaya çalışıyorsun?
Babası bu sefer yavaşça gülümsedi:
— Söyle bakalım, o kadar yazıp sildin… Kâğıt hâlâ beyaz mı?
— Evet… Hâlâ tertemiz.
Selçuk’un bakışlarındaki şaşkınlık yerini bir anlam arayışına bırakmıştı.
Babası derin bir nefes aldı:
— Bak oğlum… Evlilik tıpkı bu beyaz kâğıt gibidir. Eşinde hoşuna gitmeyen yönler olabilir. Onun da sende olacaktır. Çünkü siz iki farklı hayattan çıkıp aynı çatının altına girdiniz. Evliliğin tertemiz sayfasını karalamamak için, bu farklılıkları, hataları silecek bir anlayışınız olmalı. Her kusuru büyütmek yerine, birbirinize olan sevginiz ve saygınızla silmeyi öğrenmelisiniz.
Bir süre durdu, sonra devam etti:
— “Silgi” ve “bilgi”… İkisi de beş harfli kelimeler. Baş harflerini attığında geriye ne kalıyor biliyor musun? “İlgi”… Evliliğin anahtarı da budur işte. İlginizi kaybetmeyin. Sevginiz azaldığında, bilgiyle; hatalar çoğaldığında, silgiyle çözün. Ama her şeyin temelinde hep o “ilgi” olsun…